Sığırlarla, koyunların direkt ve endirekt teması önlenmeli, koyun ağılları ile sığır ahırlarının arasındaki mesafe 400 metreden az olmamalıdır.
CoryzaGangrenosaBovum (CGB),koyunculuk ve sığırcılığın bir arada yapıldığı işletmelerde sıklıkla görülen öldürücü viral bir hastalıktır.
Belirtileri
Hastalığın dört klinik formu mevcuttur.
Perakut Form: Hastalığın ilk safhasıdır. Yüksek ateş, iştahsızlık, solunum güçlüğü, süt veriminin aniden kesilmesi, pis kokulu ishal sonucu, 1 ila 3 gün içinde ölüm görülür.
İntestinal Form: Bu form ağır seyreder ve ölümle sonuçlanır. Yüksek ateşle birlikte, çok sulu, pis kokulu ve bazen de kan bulunabilen şiddetli bir ishal görülür. Hastalığın bu aşamasında hayvanın ömrü 4 ila 9 gündür.
Baş – Göz Formu: Hastalığın en çok görülen ve en iyi bilinen formudur. İlk günlerde baş bölgesi vücudun diğer bölgelerinden daha sıcaktır. Ağız ve burun mukozası çok kızarıktır. Vücut sıcaklığı 40 – 42°C civarındaseyreder. Hastalığın başlangıcında görülen gözyaşı akıntısı daha sonra prulent – kanlı olur. Hastalık sonucu ağızda meydana gelen ağrıdan dolayı hayvanda, boş çiğneme hareketleri ve ağız şapırdatma görülür. Birkaç günde her iki göz korneası tamamen opak bir görünüm alarak, keratokonjunktivitisşekillenir. Özellikle hastalığın ilk günlerinde baş bölgesi vücudun diğer bölgelerinden daha sıcaktır.
Hastalığa maruz kalan hayvanların çoğu, 4 ila 10 gün içerisinde ölür. Direnci yüksek olan ve 14 – 15 gün yaşayabilen hastaların iyileşme umudu vardır.
Hafif Form: Hayvanın genel durumu bozulmamakla birlikte, vücut ısısı geçici olarak hafif derecede yükselir. Deride yer yer lekeler ve kabartılar oluşur.
Hastalığın baş – göz ve intestinal formlarının komplikasyonu sonucunda; hayvanlarda depresyon, çevreye karşı ilgisizlik, uyku hali, sallantılı yürüyüş, diş gıcırtısı ve yemlikleri ısırma gibi durumlar gözlenebilir.
Hastalığın İyileşme Süreci
Peragut form daima öldürücüdür. İshal görülmediği sürece, baş – göz ve hafif formlarda hastalığın iyileşme ihtimali vardır.
(CGB)’de Tedavi ve Korunma
Hastalığın tedavisi yoktur. Ancak belirtilere göre tedavi uygulanabilir. Örneğin; göz lezyonlarının lokal tedavisinde uygulanan yüksek dozda antibiyotik sonucu, sekunder enfeksiyonlar önlenmiş olur.
CGB’nin aşısı da mevcut değildir. Hastalıkla mücadele oldukça güçtür. Yapılması gereken en önemli şey; sığırlarla, koyunların direkt ve endirekt temasının önlenmesidir. Koyun ağılları ile sığır ahırlarının arasındaki mesafe 400 metreden az olmamalıdır.
Hastalığa maruz kalan hayvanlarda ekonomik kayıplar daha fazla önem taşır
Hypodermabovis larvaları tarafından meydana getirilen, sığırlarda genel durum bozuklukları, süt ve deri gibi ekonomik kayıplara neden olan bir hastalıktır.
Hypodermosis sineği, yaz aylarında yumurtalarını hayvanların kılları üzerine bırakmaktadır. Kıllardan aşağıya inerek deriyi delen larvalar sırt derisi altına yerleşir ve burada şişlikler oluşturur. Deride meydana gelen apseler sonucu derinin ekonomik değeri düşer.
Hastalık, ineklerde santral sinir sistemi bozuklukları, özefagus işlevsel bozukluklarına ve iştahsızlığasebep olur. Sinekler, yaz aylarında günün sıcak saatlerinde uçuşarak, yumurtalarını bırakacak hayvan ararlar. Mayıs – Ağustos ayları arasında, meraya çıkartılan hayvanların etrafında uçuşmaya başlayan dişi sinekler, çıkardıkları sesten dolayı sığırlarda korkuya neden olurlar. Hayvanlar kuyruklarını kaldırarak, gölgelik veya çalılık yerlere kaçarlar. Hayvanların bu kaçışına halk arasında “Büvelek tutması” adı verilmektedir. Dişi sinekler, özellikle hayvanların bacakları, yattıklarında ise böğürleri ve karınların bölgesindeki kıllarına yumurtalarını yapıştırırlar.
Larvalar, hayvanların derialtlarına girdikten sonra Kasım’a kadar göçlerini tamamlar. Aralık ayından Mart’a kadar bel omurları çevresindeki dokular altında ve Temmuz’a kadar da derialtında bulunurlar.
Hastalığa maruz kalan hayvanlarda ekonomik kayıplar daha fazla önem taşır. Hayvanlar, stresten dolayı yeterli otlayamaz. Buna bağlı olarak süt veriminde azalma ve kilo kaybı şekillenir. Ayrıca etlerin, zarar gören fileto ve kesik pirzola kısımlarının değerleri azalır. Sırt derisindeki deliklerden dolayı da derinin ekonomik değeri düşer.
Mart ve Nisan aylarında hayvanların sırtları, elle kontrol edilebilir. Etkenler sırtta ele gelen kist benzeri şişliklerle kendini belli eder. Meradan dönen hayvanların bacak, meme, sağrı ve but bölgelerindeki kılların, yumurta varlığı için kontrol edilmesinde yarar vardır.
Koruma için bölgesel olarak sinek mücadelesine veya sütü sağılmayan hayvanlara sistemik uygulanan ilaçlarla sağlanabilir. Bu, ayrıca bir sonraki senenin sinek aktivitesini de azaltabilir. Ama Nokra kontrolünde esas sineğin varlığını veya yumurtlamasını engellemekten çok, yemek borusuna veya omuriliğe göç etmelerinden önce larvaları öldürmektir. Tedavi için veteriner hekime başvurulmalıdır.
Süt ineklerinde verim kaybına neden olduğu gibi insan sağlığı için de oldukça tehlikeli bir hastalıktır. Kapalı sistemde hayvancılık yapan işletmelerde yayılma riski yüksektir.
Bulaşma Yolları
Tüberküloz, solunum ve sindirim yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Sığırlar, enfeksiyonu çoğunlukla 6 ila 24 ay arasındaki yaşlarda alırlar. Bir arada çok sık barındırılma, kötü bakım ve besleme, fazla yorgunluk, açlık ve gebelik gibi faktörlerin yanı sıra süt sağım makinelerinin temiz olmaması hastalığın ortaya çıkmasında önemli rol oynar.
Belirtiler
Sığırlarda; lenf yumrularında şişme, yüksek ateş, durgunluk, bitkinlik, solunum ve nabız artışı, zarar görmüş organlarda işlevsel bozukluklar görülür.
a) Akciğer tüberkülozunun başlarında derin soluma, sonlarında ise kesik kesik bir öksürük meydana gelir. Hastalık kronikleştikçe öksürük sıklaşır ve ağrılı bir durum alır. Hayvan öksürdükçe burnundan sarı -grimsi bir akıntı gelir. Hayvanın iştahı yerinde olmasına karşın, çabuk yorulma, bitkinlik ve zayıflama dikkati çeker. Burun akıntılarının yutulmasıyla sindirim sistemi enfekte olur ve hayvanın beden ısısında inmeler, çıkmalar görülür.
b) Bağırsak tüberkülozunda, sancı, bazen ishal bazen de kabızlık görülür. Karaciğer ve dalak gibi iç organ tüberkülozunda zayıflık ve anemi gibi belirtiler vardır.
c) Meme tüberkülozunda meme lenf yumrularında ağrısız yaygın şişlikler ele gelir. Hastalık çoğunlukla tek meme lobuna yerleşir. Hasta meme lobu sert ve ağrısızdır. Süt gittikçe azalır ve yeşilimsi bir renk alır ve iri taneli pıhtılar içerir, sağıldığında kabın çeperine yapışmaz.
d) Böbrek tüberkülozunda idrar bulanık ve iğneleyici bir amonyak kokusu vardır.
e) Kemik tüberkülozunda bazı kemiklerde tümör görünümünde şişlikler oluşur.
f) Beyin tüberkülozunda ise bir takım sinirsel bozukluklar ve hatta körlük bile görülebilir.
g) Klinik belirtilere göre tanı koymak güçtür. Bunun için alerjik ve bakteriyolojik yöntemlere başvurulur.
h) Tüberküloz, süt ineklerinde tazminatlı bir hastalıktır. Bu yüzden hastalık saptanan inekler hemen kesime gönderilmelidir. Sadece etleri (iç organları dışında) kavrulduktan sonra tüketilmelidir.
Kayıpların çoğu, tohumlama sonrası, ilk 20 gün içerisinde gerçekleşmektedir. Embriyonik ölüm geçirmiş olan bir inek, tohumlamadan 18 ila 24 gün içerisinde, tekrar kızgınlık gösterebilmektedir. Bu dönemde embriyonun ölümü ve dışarı atılması genellikle yetiştiricilerin gözünden kaçar. Bu durum, yetiştiriciler tarafından, “ineğim aşı tutmadı” şeklinde yorumlanır.
Embriyonal ölümleri, hastalıktan kaynaklanan ve hastalığa bağlı olmayanlar şeklinde iki başlık altında inceleyebiliriz.
HASTALIĞA BAĞLI OLMAYAN ÖLÜMLER
Beslenme sorunları:
İneklerin gebe kalamamasının başlıca nedeni beslenmedir. Gebeliğin ilk 3 ayında, buzağıda organların oluşumu ve şekillenmesi evrelerinde besleme çok önemlidir. Bu dönemde, yeterli ve dengeli beslenemeyen ve zayıf olan hayvanlarda, embriyonal ölümlerin gerçekleşme oranı oldukça yüksektir. Ayrıca; küflü, bozuk, donmuş yemlerin ve soya – yonca fazla miktarlarda verilmesi embriyonik ölümlere sebebiyet verebilir. A vitamini, iyot ve selenyum eksiklikleri de embriyonun ölümüne veya atılmasına neden olabilmektedir.
Fiziksel ve Hormonal Sebepler:
Gebeliğin devamlılığını sağlayan hormonlar inekler tarafından üretilmektedir. Bunların dışında, yetiştiricilerin uygulamış oldukları ve halk arsında kızdırma, boğaya getirme diye bilinen hormonların; gebeliğin tanısı tam olarak yapılmadan uygulanması durumunda mevcut gebelikler sonlanmaktadır.
Gebe hayvanlarda tanı amacıyla uygulanan rektal muayene sırasında yumurta üzerindeki gebeliğin devamını sağlayan ve hormon üreten corpus luteumun harap olması ile yavrunun içinde bulunduğu kesenin zarar görmesi gebeliğin sonlanmasına neden olur. Gebelik için rektal muayene mutlaka veteriner hekim tarafından yapılmalıdır. Unutulmaması gereken bir diğer konu da, embriyonik ölümler, hem ineğin hem de boğanın gen özelliklerine bağlı olarak da gerçekleşebilir.
Kimyasal ve Diğer Etkiler:
İneklerde, gebeliğin ilk 3 ile son ayı buzağılardaki ölümlerin sıklıkla yaşandığı kritik dönemlerdir. Embriyonik devre denilen ilk 3 aylık dönem içinde, bilinçsizce yapılan ilaçlar, anneden yavruya geçebilmekte ve gebeliği sonlandırmaktadır. Embriyonik ölümler yaşlı ineklerde, düvelere oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Çevre ısısının normalin üstünde artış gösterdiği durumlarda hayvanın strese girmesi, beden ısısının yükselmesine bağlı olarak embriyonik ölümler meydana gelebilmektedir.
Hastalığa Bağlı Olan Ölümler
İneklerde bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitler embriyonik ölümlere ve gebeliğin ilerleyen dönemlerinde buzağı atıklarına sebep olmaktadır. Doğum öncesi ve sonrasında ortaya çıkan hastalıklar da üremeyi etkileyen faktörlerdendir. Ayrıca klinik mastitis problemi konsepsiyon oranının düşmesi, embriyonik ve fötal ölümler açısından önemli bir risk faktörüdür. Tohumlama sonrası ilk 45 gün içinde klinik mastitis hastalığının ortaya çıkması durumunda geç embriyonik ölüm görülme oranı normalden 3 kat daha fazla olmaktadır.
Embriyonik ölümlere sebep olan hastalıklardan bazıları şunlardır:
Corynebacteriosis: Corynebacterium pyogenes, inek döl yolunda sıklıkla rastlanan ve rahim içi tabakasının iltihaplanmasına neden olan bakteri türüdür. Döl tutan hayvanlarda embriyonik ölümlere sebep olduğu bilinmektedir.
Campylobacteriosis: Campylobacter Fetus, genellikle vibrio olarak bilinen, kolayca bulaşan ve boğa yoluyla tüm ineklere geçen bir hastalıktır.
Brucellozis: Tehlikeli olduğu kadar tedavisi mümkün olmayan hastalık
Leptospirosis: Gebe hayvanlarda plasentada normal yapının bozulması ile ölen buzağının atılımının gecikmesine, haftalar hatta aylar almasına neden olmaktadır.
IBR-IPV: İneklerde yüksek ateşle seyreden solunum yolu hastalığıdır. Gebe ineklerde embriyonik ölümlere sebep olduğu bilinmektedir.
BVMD: Genellikle çiftleşmeden sonraki dönemde meydana gelen enfeksiyonlarda anne yolu ile yavru etkilenebilir. Gebelikte ilk 100 gün içinde emriyo ya da fötusda erime şekillenir.
Değerli üyelerimiz;
Embriyonik ölümler ile gebeliğin ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan buzağı atılması konusunda yapılabilecek fazlaca bir şey bulunmamaktadır. Söz konusu sorunları en aza indirmek ve ekonomik kayıpları önleyebilmek için;
Yapılan araştırmalar ve gözlemler, beslemenin düzenli yapıldığı ve hekim kontrolünün bulunduğu işletmelerde, yukarıda bahsettiğimiz olumsuzluklara daha az rastlandığını ortaya koymaktadır.